Kamil Koç Resort Otobus

Geçenlerde yazmıştım. Geçenlerde dediğim aylaaar oluyor. Otobüs yolculuğum sırasında yazmıştım onu da, baktım tuttu dedim bi daha yazayım. Hani olur ya tv’de tutan programın hemen benzeri –benzeri dediğime bakma birebir (öhöö kopyası)- yapılır ya onun gibi bu yazı da işte. Neyse bunda konu biraz değişik. Konumuz; ağaç sevgisi. Kaçınız eline kazma kürek alıp bi fidan dikti lan? Şaka olum şaka kem küm etme. Şaka olan fidan dikme olayı değil, ağaç sevgisi olayı. Hay ben benim emi! Ne anlatcaktım unuttum ya. Heh şey diyoduk, ulan ben evden ne zaman bi yere gidecek olsam duygulanıyorum. Şerefsizim duygulanıyorum. Sanki ardımda böyle birini bırakıyorum. Aslında ardımda bıraktığım tek şey çalışan buzdolabım. Garibim hala kendi çapında “abi bak hala soğutuyorum” havalarında. Arada çaktırmadan “bi check-up be abi” triplerine giriyor da pek sallamıyorum. Neyse lady gaga – dance güzelmiş bak şimdi dinledim.

Neyse böle böle bi hal oldum. Dikkatimi toplayamıyorum da. Nerde kalmıştık demicem, işte baya duygulanıyorum lan. Sanki gitmemem gereken bir yere gidiyormuşum ya da ne biliyim yapmamam gereken bir şey yapıyormuşum gibi hissediyorum falan. Cümlemin sonundaki “falan”ı gördün mü? Popüler kültür benim köpeeem olsun be. Neyse ya kendi çapımda takılıyorum. Bi de ben bu aralar depresyona girmiş olabilirim. Evden çıkmak istemiyorum ve hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder