II. Tekil Kişi Şeysi

Farkettin mi bütün yazılırımda II. Tekil kişi iyelik ekini kullanıyorum. Bu arada “farkettin” yazarken çok uğraştım word boşluk koyuyor hep. Neyse bana şimdi kalkıp: “yoo başka iyelik ekleridi kulalnıyosun, özellikle de çoğul ekler” deme. Onlar deneme bi kere. Topluluğa hitap etmeyi sevmiyorum. Etsem nasıl olur görmek için şey ediyorum yani. Onu diyodum işte; bana her zaman birebir ilişkiler grup ilişkilerine nazaran daha samimi gelmiştir ki zaten öyledir de. Konuya dönüp, sonuçta yazdıklarımı yazdıklarımı pc karşısına geçip 3-5 kişi okumuyorsunuz. Hani sen şimdi bunu okuyosun ya bana sanki yüzyüze konuşuyormuşuz gibi geliyor. Sen de böyle gelsin lan, amacıma ulaşmış olurum he olur mu? Yani bırak hayat bildiği gelsin be yavrum. Neyse cansın sen, bi tanesin. Bak bu yazdıklarımı bi tek senin için yazıyorum, sana anlatıyorum.

Kamil Koç Resort Otobus

Geçenlerde yazmıştım. Geçenlerde dediğim aylaaar oluyor. Otobüs yolculuğum sırasında yazmıştım onu da, baktım tuttu dedim bi daha yazayım. Hani olur ya tv’de tutan programın hemen benzeri –benzeri dediğime bakma birebir (öhöö kopyası)- yapılır ya onun gibi bu yazı da işte. Neyse bunda konu biraz değişik. Konumuz; ağaç sevgisi. Kaçınız eline kazma kürek alıp bi fidan dikti lan? Şaka olum şaka kem küm etme. Şaka olan fidan dikme olayı değil, ağaç sevgisi olayı. Hay ben benim emi! Ne anlatcaktım unuttum ya. Heh şey diyoduk, ulan ben evden ne zaman bi yere gidecek olsam duygulanıyorum. Şerefsizim duygulanıyorum. Sanki ardımda böyle birini bırakıyorum. Aslında ardımda bıraktığım tek şey çalışan buzdolabım. Garibim hala kendi çapında “abi bak hala soğutuyorum” havalarında. Arada çaktırmadan “bi check-up be abi” triplerine giriyor da pek sallamıyorum. Neyse lady gaga – dance güzelmiş bak şimdi dinledim.

Neyse böle böle bi hal oldum. Dikkatimi toplayamıyorum da. Nerde kalmıştık demicem, işte baya duygulanıyorum lan. Sanki gitmemem gereken bir yere gidiyormuşum ya da ne biliyim yapmamam gereken bir şey yapıyormuşum gibi hissediyorum falan. Cümlemin sonundaki “falan”ı gördün mü? Popüler kültür benim köpeeem olsun be. Neyse ya kendi çapımda takılıyorum. Bi de ben bu aralar depresyona girmiş olabilirim. Evden çıkmak istemiyorum ve hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum. hep aynı yerde oturup aynı şeyi yapıyorum.

Mutlu Edersem Mutlu Olur Muyum?

Evet.

Nezdimde tek başına “evet” bir cevap niteliği taşımadığı için açıklıyorum: Gözlerini ayırma, bu yazıyı sonuna kadar okursan, sana sonunda “hee” efekti armağan edicem. Kullanırsın.

Bazen böyle moda girip ciddi bi şeyler yazmaya başlıyorum. Sonra konudan konuya atlıyorum. Bu sefer de aynı şeyi yapar, farklı bir konuya atlarsam devamını kesinlikle okuma. Ne diyodum, evet mutlu olursun. Hiç denedin mi, istemediğin halde sırf birini mutlu etmek için bir şeyler yapmayı? Yaptıysan bilirsin gözlerinin nasıl ışıldadığını, nasıl mutlu olduğunu. Kendin için bi şey yaparsan sen mutlu olursun, başkası için bi şey yaparsan belki onun mutluluğundan mutlu olursun. Tabi normal bir insansan. “İnsansan” yazdım ya baya garip geldi lan. Sen kendini insansan san gibi falan. Neyse neden karnım acıktı benim? Neden tunca benziyor mermer? Benim mi la bu çizgili yüz? Şu rakı şişesinde balık mı olsam acaba? Onu bunu bırak, ben sana demedim mi bi daha başka konuya atlarsam okumayı bırak diye? Hala okuyosun ya yazıklar olsun sana! Şu kadar hatrım yokmuş. Şu kadar dediğim şu kadar işte, anladın sen. İnsan azcık söz dinler. Neyse diyorum bak defalardır. Olsun neyse sen ne yazsam okuyosun baksana.

Gittim ben.

Gittim.